Türkiye'de şirketlerin, yatırımların ve dolayısıyla ülke ekonomisinin geleceğine yön veren üst/orta düzey yöneticilerin arasında blog takip eden yada en azından arada bir okuyan var mı?
Bu sorunun cevabını özellikle bugün çok merak ediyorum. Neden mi?
Yaklaşık 1 saattir bugüne kadar yazdığım (8 Temmuz'da 1 yıl oluyor) yazıları şöyle bir gözden geçiriyordum. Öncesinde de bugün yazılmış olan ve sürekli takip ettiğim diğer blogları okudum.
İçtenlikle belirtmek istiyorum ki, ülkemizde blog yazarları gerçekten dikkat edilmesi gereken ve firmalar için can alıcı olabilecek konulara değiniyorlar.
Pazarlama, internet, girişimcilik, inovasyon ve bunun gibi anahtar kelimelerin tümüyle ilgili o kadar etkili ve konulara değer katan yazılar var ki, değerini bilen var mı acaba diye düşünmeye başladım.
Bu kadar güçlü beyinler acaba günlük yaşamlarında ne yapıyorlar? Bu yazdıklarını kendi çalıştıkları kurumlarda ne ölçüde işlerine aktarabiliyorlar? Müşterileri, yöneticileri yada yatırımcılar acaba yazdıkları ile ilgili kapılarını çalıyor mu?
Konunun özünde, acaba bu fikirlerden yararlanan, bu blogları okuyan yukarıda sözünü ettiğim nitelikte yöneticiler var mı?
Aslında sorumu biraz değiştirip bizlere yöneltsem daha iyi olacak.
Üst/orta düzey yöneticilerin bizim yazdıklarımıza ihtiyacı var mı?
Dünyada bilgi ekonomisini yaratan kurumların birçoğunun genç beyinlerin oluşumları ve onları dinleyen yatırımcı yada yöneticilerin eserleri olduğunu göz önüne alırsak, sorunun cevabı ortada.
Evet, yöneticilerin yazdıklarımıza ihtiyacı var!...
2 yorum:
Komik gelecek ama bir çoğu bence internet bile kullanmıyor.
Yeri geldiğinde hep dile getirdiğim bir konu var. Türkiye'de rekabet ortamı yok. Tüketici tercih yapıyor. Kötülerin iyisini seçiyor adeta. Öyle bir sistem oluşmuşki tam bir kısır döngü. Rekabet ortamı olmayınca şirketleri politikalı farklı yönlere kayıyor. Maalesef şu an en geçerli yöntem medyada, basında reklamla, sponsorlukla ve bu gibi yöntemlerle çok fazla görünmek şeklinde. Büyük resim bana bunu gösteriyor. İş dünyası ve internet denince benim aklıma ilk gelen kelime "rekabet". Internet kullanıcısı doğruyla yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt etmeyi bilir. En azından internet ortamında bilir. Hiç bir internet kullanıcısı daha fazla reklam yapıyor, ismi daha fazla biliniyor diye daha başarısız, daha verimsiz, aradığını bulamadığı bir web sitesini kullanmaz. Internet rekabeti doğurduğuna göre, internet bizim yöneticilere pek gelmez. Onlar gerçek rekabete henüz hazır değildir. Ederineden dışarı çıkamamış olmamız da bunun bir göstergesi değil mi?
Onlar için internet eşittir MSN,e-posta,çevirimiçi gazete..
İstisnalar da var tabi. Ama genel görünüm bu..
Bu güzel yazı için teşekkürler..
Yorum Gönder