Çarşamba, Kasım 29, 2006

Altivi ve Bilyoner'in gizlilik ilkesi uyumluluğu

Fazla yorum yapmadan sadece dikkatinizi aşağıdaki iki bölüme çekmek istiyorum.

Öncelikle bir süre önce Webrazzi'de de incelemesini yayınladığım yeni web girişimlerinden Altivi.com'un gizlilik ilkelerinin "Kişisel Bilgiler" bölümü:
ALTİVİ.com Üyelik esnasında İsim-Soyad, İrtibat telefonu, Adres, e-mail adresi gibi kişisel bilgilerinizi talep etmektedir. Anılan bilgilerin temini için hazırlanan sahalara girilen bilgilerin doğru ve güncel bilgiler olduğunu farzederek kaydınız gerçeklestirilmektedir. Şirketimiz, tarafımıza iletmiş olduğunuz bilgilerin doğruluğunu ve güncelliğini garanti altına alabilmek için her türlü araştırma ve sorgulama hakkımızı saklı tutmaktadır.

Kişisel bilgileriniz ALTİVİ.com tarafından kullanıcı istatistiklerinin oluşturulmasında, üye kaydınızın ve (hesabınızın) oluşturulmasında, kişisel üye profilinizin çikarılmasında, kişisel bilgilerinize uygun olan promosyon önerilerinin size iletilmesinde kullanılacaktır. Ayrıca bu bilgiler herhangi bir izin, onay vs.'ye gerek kalmadan her türlü reklam ve tanıtıcı materyal içeriğinde kullanılabilecektir.

ALTİVİ.com. üye kullanıcılarına periyodik olarak duyurulmasını uygun gördüğü; esaslı hizmet değişikliklerini, yeni getirilen özellikleri, teknik konularda gerçekleştirilen yenilikler ve düzeltmeler ile ürün ve hizmetlerindeki diğer bilgileri gönderecektir.
Sıradaki de Bilyoner'in gizlilik ilkelerinin yine "Kişisel Bilgiler" bölümü:
BİLYONER İNTERAKTİF HİZMETLER A.Ş., üyelik esnasında İsim-Soyad, İrtibat telefonu, Adres, e-mail adresi gibi kişisel bilgilerinizi talep etmektedir. Anılan bilgilerin temini için hazırlanan sahalara girilen bilgilerin doğru ve güncel bilgiler olduğunu farzederek kaydınız gerçeklestirilmektedir. Şirketimiz, tarafımıza iletmiş olduğunuz bilgilerin doğruluğunu ve güncelliğini garanti altına alabilmek için her türlü araştırma ve sorgulama hakkımızı saklı tutmaktadır.

Kişisel bilgileriniz BİLYONER İNTERAKTİF HİZMETLER A.Ş. tarafından kullanıcı istatistiklerinin oluşturulmasında, üye kaydınızın ve (hesabınızın) oluşturulmasında, kişisel üye profilinizin çikarılmasında, kişisel bilgilerinize uygun olan promosyon önerilerinin size iletilmesinde kullanılacaktır. Ayrıca bu bilgiler herhangi bir izin, onay vs.'ye gerek kalmadan her türlü reklam ve tanıtıcı materyal içeriğinde kullanılabilecektir.

BİLYONER İNTERAKTİF HİZMETLER A.Ş. üye kullanıcılarına periyodik olarak duyurulmasını uygun gördüğü; esaslı hizmet değişikliklerini, yeni getirilen özellikleri, teknik konularda gerçekleştirilen yenilikler ve düzeltmeler ile ürün ve hizmetlerindeki diğer bilgileri gönderecektir.

BİLYONER İNTERAKTİF HİZMETLER A.Ş. size iletilmesini arzu etmediğiniz bilgilerin gönderimini durdurucaktır.
Evet sizin de farkettiğiniz gibi şirket isimleri hariç ilkeler olduğu gibi aynı. Bu arada elbette yazıyı fazla uzatmamak için ben sadece bu bölümleri yayınladım, aşağıdaki adreslerden gizlilik ilkelerinin tamamını da görebilirsiniz.

Altivi.com Gizlilik İlkeleri
Bilyoner.com Gizlilik İlkeleri

Tabi burada farklı yorumlar yapmak mümkün... Ama aslında arada bir başka fark daha var.

Bilyoner'in gizlilik ilkelerinin son paragrafı:
BİLYONER İNTERAKTİF HİZMETLER A.Ş. size iletilmesini arzu etmediğiniz bilgilerin gönderimini durdurucaktır.
Sanırım bu ilke Altivi'ye pek uymamış olsa gerek ki kendi gizlilik ilkelerinde bu paragrafa yer vermemişler.

Biraz önce küçük bir araştırma yaparken farkettiğim şaşırıcı benzerliği ve Altivi'nin kullanıcılarının iletilmesini arzu etmediği bilgileri göndermeye devam edeceğini anladığım ilkesini paylaşmak istedim.

Perşembe, Kasım 23, 2006

Yaratıcı bir web sitesi

Biraz önce son derece yaratıcı bir web sitesi ile karşılaştım. Bunu acaba Webrazzi'de mi yazmalıyım diye düşünürken buraya karar verdim.

Lütfen birkaç dakikanızı ayırıp siteye bir bakın. Daha önce başka bir yerde linki verilmiş miydi bilemiyorum ama çok beğeneceğinize ve keyif alacağınıza eminim.

http://www.phatterism.com

Bu arada tabi ki siteyi öyle bir anda şans eseri bulmadım. StumleUpon sağolsun. "O nedir?" diyorsanız yakında satın alınacağı dedikoduları gezen StumleUpon'u da incelemenizi öneririm.

Pazartesi, Kasım 13, 2006

Pazarlama Blogları Karnavalı 17. Hafta

Karnaval bu hafta Mehmet Doğan ile Altı Üstü Tasarım'da.
Farklı bir konsepte odaklanıp hazırladığı karnaval sayfası yakında ülkemizin hatta dünyanın en popüler sitesi olur ve Mehmet'e internetin anahtarını verirlerse şaşırmayın :)

Arama istatistikleri göründüğü gibi değil

İzlesene.com'dan haberiniz vardır diye tahmin ediyorum. Eğer cevabınız hayır ise sizi önce buraya sonra şuraya alalım.

Servisin yayına alınmasının üstünden 6 ay geçmeden arama motorlarındaki performansı ve ziyaretçi sayıları ciddi rakamlara ulaşmış durumda. Elbette video sunan bir girişim için bu hızlı yükselişe şaşırmamak gerekiyor. Ama benim bu konuyu açmamın sebebi aslında biraz farklı bir bakış açısından geçiyor.

Webrazzi'ye "izlesene" anahtar kelimesinin Google'da aranması ile gelen ziyaretçi sayılarındaki artış beni küçük çaplı bir araştırma yapmaya teşvik etti ve aslında hiç tahmin etmeyeceğim bir sonuç ile karşılaştım.

Sizce "izlesene" anahtar kelimesini (ki söz konusu video servisinden başka bir arama için kullanıldığını sanmıyorum) Google'da en çok arayan ilimiz hangisi?

Bu sıralama Samsun, Diyarbakır, Trabzon şeklinde oluşuyor. İstanbul ise Ankara'dan sonra 9. sırada yer alıyor.
Benim için şaşırtıcı bir sonuç olduğunu söylemeliyim. Şaşırtıcı olmasının sebebi 3 büyük şehirden bu siteye olan ilginin diğerlerinden az olması değil aslında, internet kullanıcısı oranlarına baktığımızda yoğunluğun daha fazla olduğunu bildiğimiz şehirlerimizin alt sıralarda yer alması.

Sizce de söz konusu illerimizden izlesene.com'a olan rağbet ilginç değil mi?
Biraz düşününce aslında durumun algıladığım gibi olmadığı düşüncesine kapıldım ve kendimce bir cevap buldum bu ilginç sıralamaya.

Aranan anahtar kelime "izlesene". Yani "video" yada "vidyo" gibi jenerik bir kelime değil. Kısacası aramayı yapan kişinin izlesene.com'u bulmak istediği kesin gözüküyor.

İşte püf nokta burası.

İzlesene adında bir siteyi duyup bunu direk izlesene.com şeklinde yazanların sayısı Samsun, Diyarbakır ve Trabzon'da daha az olduğu için bu şehirlerimizdeki internet kullanıcıları arama yaparak sitenin adresini bulmuş olabilirler.

Buradan sonuçla da şunu söyleyebiliriz. İstanbul ve Ankara gibi illerimizde izlesene denildiğinde ilk gidilen adres izlesene.com olduğu için Google'da aramaya gerek kalmamış.

Bu durumda da video servisinin arama istatistiklerinde lider olan illerimizin sıralamada bu şekilde yer alması gerçekleşmiş olabilir. Aslında olabilirlikten biraz daha kesin konuşabilirim.

İstatistikleri incelerken olası kullanıcı davranışlarını düşünmek gerçekten de önemlidir. Aksi takdirde bu yazımın başlığı "Video servislerine en meraklı illerimiz Samsun, Diyarbakır ve Trabzon" şeklinde olabilirdi ve ortaya attığım tez hiç de doğru olmaz hatta bizi yanlış bir stratejiye götürürdü.

Cumartesi, Kasım 11, 2006

Web balonu patlasa bile bize bişey olmaz!

Web 2.0, yeni girişimler, fırsatlar ve riskler konusunda bir sohbet esnasında verdiğim örneği paylaşmak istiyorum.

Amerika'da 2000'lerin sonunda internet şirketlerinin birçoğunun iflası ile sonuçlanan web balonu patlaması, bugün Web 2.0 ile eski hareketliliğini yakalayan sektörde sütten ağzı yananların endişelenmesine sebep oldu.

Gerçi son satın almalar büyük firmaların böyle bir ihtimale pek inanmadıklarını gösterse de tedbiri elden bırakmayanlar da yok değil.

Amerika'da yada dünyanın diğer bölgelerinde böyle bir durum gerçekleşir mi bilmiyorum ama Türkiye'deki internet pazarında hiçbir zaman böylesine bir balon patlaması gerçekleşmeyecektir. Neden mi? Çünkü...

Biz ülkemizde hiçbir zaman belirli evrelerden geçip teknolojik, kültürel ya da ekonomik değişimler yaşamadık. Biz herzaman basamakları atlayarak çıktık.

E-ticaret'i ele alalım. Amerika'da e-ticaret nasıl gelişti?

Klasik ticaret şekillendi, direk pazarlama modelleri uygulanmaya başlandı, katalog siparişleri, satış için oluşturulmuş call center'lar, web siteleri derken iş sonunda e-ticaret ile sonlandı.

Bizde nasıl oldu? Ben alışverişimi gidip mağazalardan yaparken birgün bir de baktım ki e-ticaret başlamış. Hatta dikkatinizi çekerim ülkemizde bugünkü kadar web sitesi yokken e-ticaret başlamıştı. İnternet kullanıcısı sayısı yerlerde sürünürken başlamıştı.

Biz onların yaşadığı geçişi yaşamadık...!

Telekomünikasyonu düşünün. Amerika'da sabit hatlar, sabit hatlarda farklı uygulama ve servisler, sabit hat kampanyaları, çağrı cihazları, araç telefonları şeklinde bir gelişim sonucu cep telefonlarına geçiş sağlanmışken. Bizde nasıl oldu? Sabit hatlarda sadece Türk Telekom ile mutlu mesut hiçbir ek uygulama olmadan, kampanya olmadan, sabit hatlarda uygulanabilecek servisleri tanımadan bir anda yaklaşık 30 milyon cep telefonu abonemiz oldu. (sayıdan emin değilim belki daha fazladır)

Bu ve bunun gibi daha onlarca örnek yaratabileceğimize eminim ama çok fazla uzatmak istemiyorum.

Demek istediğim şu. Biz Türkiye'de basamakları atlayarak çıkıyoruz ve bu bize yenilikleri hazmetme hissini yaşatmıyor.

Kendimizi yeniliklere adıyoruz ama önce diğerleri ne yapmış onu görüyoruz. Yaşamımızın olağan gelişiminde ortaya çıkan yenilikler olmadıkları için onları önce şaşkınlıkla algımaya çalışıp, etrafımızda olup biteni inceliyor sonra test edip kabul ediyoruz. İşte o aşamada kabulümüz biraz şiddetli ama tam oluyor.

Bu şiddetli ve tam kabul etmemiz süresinde geçen zamanda, dünyadakiler gelişimin ikinci safhasına geçmiş oluyorlar ve evrimlerinde ilerliyorlar. İşte eğer oralarda, o aşamalarda bir balon patlaması, ekonomik sallantı olursa onlarda yıkım gerçekleşiyor.

Onlarda yıkım gerçekleştiğinde biz elimizdeki oyuncağa yeni alıştığımız için pazarımızda talep hala taze oluyor. Onlar kendilerine geliyorlar, yenileniyorlar, yeni girişimlerini oluşturuyorlar ve bu sefer yeni bir ürün ile ortaya çıkıyorlar.

Bu yeni ürün yada konsept gelişip trend halini aldığında biz bu yeniyi keşfediyor ve bu sefer ona sarılıyoruz. Aradakileri yani onların sallandığı, balonun patladığı dönemleri yaşamadan bir sonraki basamağa geçiyoruz. Kısacası bu rutin böyle sürüp gidiyor.

Sonuç olarak ne mi oluyor? Onların sallandığı ve balonun patladığı dönemde biz o aşamaya gelmemiş oluyoruz. O aşamaya gelmediğimiz için de risklerin gerçekleştiği pazar koşullarına sahip olmuyoruz.

Ülkemizde Web 2.0 alanındaki gelişmelerde de durum böyle ve böyle olacaktır.

Web servislerimiz dünyadaki örnekleri kadar çeşitlenmiş değil ve önümüzdeki dönemlerde biz daha bunları çeşitlendiriyor, geliştiriyor olacağız. Bu alanlardaki fırsatları değerlendirip yeni iş alanları yaratırken Amerika'da yeni bir balon patlarsa biz bundan etkileniyor olmayacağız.

Çünkü bizim balonumuz daha hala şişiyor olacak. Onlar patlayan balonlarını atıp daha çok şişebilen yenisini aldıklarında biz elimizdekileri yenileri ile henüz değiştirmeye başlayacağız.

Sonuç olarak yazımın ilk cümlesinde bahsettiğim sohbet esnasında verdiğim örnek buydu.

Balon patlar mı? Trend geçer mi? diye düşünmek yerine fırsatlar ve açık alanların incelenmeye başlanmasını ve yatırımların zaman kaybedilmeden dinamik ortamlarda girişimlere dönüştürülmesini tavsiye ediyorum.

Cumartesi, Kasım 04, 2006

Çözümler, akıl ve düşündüren bir güzel hikaye

Bilgisine, fikirlerine ve görüşlerine önem verdiğim bir o kadar da inandığım arkadaşım Gökhan Çıngay aylardan beridir çalışmalarını tamamlayamadığı blogunu bir süre önce yayına aldı.

Biraz mükemmeliyetçi davrandığı için içeriğini belirli kıvama getirmeden kendisine link vermemi istemiyordu ama bugün yazdığı "Sunulanlar dışında çözüm" isimli yazısından sonra malesef kendisine sormadan ve daha fazla beklemeden kendisini ve blogunu sizlere takdim etmek istiyorum.

Proje Yönetimi ve IT Yönetim Metodolojileri konularında çok değerli bir kaynak olacağına inandığım ProjeYoneticisi.com isimli blogunda takip etmenizi önerdiğim Gökhan Çıngay'ın tüm yazılarının bilgi birikiminize katkı sağlayacağını şimdiden garanti edebilirim.

Bakın son yazısında bizimle paylaştığı kısa hikayesinde ne diyor:

"Sadece bize sunulanlar dışında çözüm bulmaktır akıl."

Yazısı benim başarılı bir yönetici ve profesyonel olabilmek için resmin bütününe bakmak gerektiği yönündeki inancımı tazeledi. Sonuçta herzaman burnumuzun dibindekilere odaklanıp problemin kaynağını gözden kaçırırız öyle değil mi?

Diğer taraftan günümüz bilgi ekonomisinin temel taşı kabul ettiğim katma değer yaratmak zorunluluğu ve buna bağlı en önemli yaklaşım olan inovasyon kültürü de sunulanlar dışında çözümler bulmayı hatta farklı yöne bakmayı, resmin bütününü görmeyi gerektirmez mi?

Çözüm sunabilmek, farklı çözümleri görebilmek ve en önemlisi çözümsüzlükten kaçınmak. Sanırım günümüz iş dünyasında elde edilebilecek başarının temel taşlarını oluşturuyorlar.

Tabi herzaman da iş dünyasında uzaklara bakmamak gerekiyor.

Konuya girişimler ve fırsatlar açısından baktığımızda uzaklara gitmeden yanıbaşımızdakini görmemizde fayda var.