Salı, Ocak 24, 2006

Reklam 3.0

Dünyanın en büyük şirketlerinden Google, gelirinin büyük bölümünü reklam satışlarından elde ediyorsa ve bunun yanında reklamlar konusunda hala dile getirdiğimiz problemlerimiz varsa (bkz.: Google AdWords'e gözümüz alıştı!, İki kişi konuşurken üçüncü ne yapar?), demek ki hala farklı reklam modelleri dahilinde çözümler söz konusudur.

Bu da demek oluyor ki Google AdWords daha başlangıç, ve bu alanda değişimler çok yakında karşımıza çıkacak.

Klasik reklam anlayışını Reklam 1.0 olarak adlandırırsak, Google AdWords ile başlayan sürece, diğer bir deyişle, web'e sıçrayan sürece Reklam 2.0 diye bakabiliriz.

Reklam 3.0 'a biraz daha süre var gibi, ama isterseniz Reklam 2.1 için fırsatları düşünmeye başlayabilirsiniz.

Google AdWords'e gözümüz alıştı!

Google AdWords servisini ilk çıkartığı dönemlerde, web sitelerinde görmeye başladığımız bu text reklamların Google tarafından AdSense servisi ile site sahiplerine ek gelir yaratmak ve bu sayede Google'ın reklam ağını genişletmek için olduğu bilinmiyordu.

Ne mi demek istiyorum? Bu reklamların her iki taraf içinde gelir elde etmek için, yapılan aramalardaki anahtar kelimelere yada yayınlandığını sitenin içeriğine göre seçildiğini bilen kişi sayısı çok azdı. Durum böyle olunca hem text reklama alışık olmayan hemde bu reklamları isteyen kişinin istediği anahtar kelimeye karşılık yayınlayabileceğini bilmeyen kullanıcıya cazip geliyor ve sonuç olarak da bu reklamlara tıklanma oranları yüksek oluyordu.

Artık kullanıcıların AdWords'e yani diğer bir deyişle text reklamlara gözü alıştı. Onların nasıl orada yayınlandığını bilenlerin sayısı arttı. Belki bu reklamların tıklama başına reklamverene faturalandığını bile artık büyük çoğunluk biliyordur.

Bu bilinçli kullanıcı artık yaptığı arama sonucunda karşısına çıkan hemde onun anahtar kelimesini içinde barındıran text reklama kolay kolay tıklamıyor, ve bu negatif trend devam edecektir.

Çünkü gözümüz bu reklamlara alıştı. Çünkü text reklamları artık herkes kullanıyor ve aşağı yukarı herkes aynı cümlelerle reklam yapıyor. Çünkü text reklamların hepsi de bizim için doğru seçim olarak sayılabilecek ürüne gitmiyor.

İşin bir de reklamveren tarafı var ki, text reklamlara yapılan tıklamalar başına Google'a ödeme yapıldığı için, reklamverenler özellikle son zamanlarda SPAM tıklamalardan dolayı AdWords'den bekledikleri performansı alamıyorlar.

Google bence yakın zamanda AdWords'ün ürün gamını genişletecektir.

Farklı reklam alternatiflerini hem AdSense ile site sahiplerine, hemde AdWords ile reklamverenlere sunacaktır. Her ikisinin de hedef kitlesi ziyaretçiler olarak düşünüldüğünde de, gözümüzün alışmadığı bu yeni modeller başarıyı beraberinde getirecektir.

İki kişi konuşurken üçüncü ne yapar?

Televizyonda sevdiğiniz bir programı seyrederken karşınıza çıkan reklamlardan büyük çoğunluk gibi sizde hoşlanmıyorsunuzdur.

Amerika'da yapılan araştırmalar sonucunda özellikle Tivo kullanıcılarının reklamlar ile ilgili yaklaşımlarını "Dijital dünya ile randevuna geç kalma!" isimli yazımda aktarmıştım.

Peki dergilerdeki reklamlarda, sizi televizyonlardakiler kadar rahatsız ediyor mu? Yada gazetelerdeki reklamlar?

İşte konu bu... Aylık dergileri reklamsız düşünemiyoruz, hatta bir adım ötesinde reklamsız olmalarını istemiyoruz. Gazetelerdeki reklamların varlığını bile kimi zaman hissetmiyoruz, hatta dikkatlice de inceliyoruz. Peki televizyon reklamlarını neden sevmiyoruz?

Çünkü kontrolümüz dışında, istemediğimiz bir anda hayatımıza giriyorlar. Bizim amacımız reklam seyretmekten tamamen farklıyken, bizimle ilgilendiğimiz işin arasına girip rahatsızlık veriyorlar. Tıpkı web sitelerindeki pop-up reklamlar gibi. Hatırlarsanız onları da sevmemiştik... Yanılıyor muyum?

Pazartesi, Ocak 16, 2006

2006 için öngörüler...

Seth Godin'in Squidoo'sunda açtığım 2006 öngörüleri (predictions for 2006) ile ilgili derleme bir lensten, sitenin blog'unda bahsedildi.

Açıkcası adımın geçmesi hoşuma gitti.
Neden sizde sitede daha yoğunluk artmamışken kendi lensinizi yaratıp bilginiz olduğunu düşündüğünüz konu(lar)da başkalarına yardımcı olmuyorsunuz? İşte yine bir fırsat...!

Perşembe, Ocak 12, 2006

Mesela Teabucks olabilir

Piyasada bol miktarda coffee shop (kahve dükkanı) oldu, ve hergün yeni markalar bu pazardaki kanıtlanmış fırsatları değerlendirip pastadan pay almak için girişimlerde bulunuyorlar.

Starbucks mor ineğinin çeşitli renk kombinasyonları pazarda o kadar çok görünür oldular ki, artık gözümüz alıştı.

Kahveden sıyrılıp biraz da çay üzerine yoğunlaşılsa acaba ne olur?
Çok iyi biliyorum ki, bitki çaylarına olan talep gün geçtikçe artıyor, ve artık neredeyse heryerde her çeşit bitki çayı bulunabiliyor.

O zaman hadi birisi TEABUCKS kursun...! Mesela DOĞADAN firması bunun için açılışı yapabilir.
Ama önemli olan şu ki, bu tea shop'larda poşet çay yerine doğallığı koruyacak şekilde bir konsept ve tat oluşturmaları gerekiyor. Aksi takdirde bende evimde kendi TEABUCKS'ımı kurabilirim.

Bana farklı bir çay tecrübesi yaşatacak ve Bağdat Caddesi'nde Gloria Jeans ile Starbucks arasına kurulabilecek girişimleri heyecanla bekliyor olacağım.

Cumartesi, Ocak 07, 2006

Google Video sektör(ün)de...!

Bilişim Fuarı Blog'da yazdığım gibi: ve Google Video...!
Google'ın Microsoft'la rekabeti bu kadar yoğunken, bir de Apple'la uğraşmaktan çekinmemesi bana Google balonunun bir süre sonra patlaması ihtimalini düşündürmeye başladı.
Biraz hızlı, kontrolsüz, agresif ve desteksiz ilerliyorlar gibi geliyor. Bir taraftan Apple'a bakarsanız demek istediğimi daha net görebilirsiniz.

Google balonu biraz daha şişerse patlayabilir...! Bu konuda fikirlerimi biraz daha toparlayıp sizlerle yeni bir yazıda paylaşıyor olacağım.

Perşembe, Ocak 05, 2006

Klipler televizyonda yayınlanmasın...!

Sanatçıların çoğu albümlerindeki en az bir parçaya video klip çekiyorlar. Güvendikleri ikinci bir parçaya da aynı şekilde klip çeksinler, ama bu sefer televizyonda yayınlamayacakları bu klibi web sitelerinden satışa çıkartsınlar.
Hem RTÜK kontrolü yok, hem müzik kanallarına ödeme yapmak gibi ek masrafları.

Hatta bakarsınız birisi çıkar bu iş için bir site açar, ve orası televizyonlarda yayınlanmayan sanatçı klipleriyle dolar taşar.

BONUS FİKİR: Sanatçıların yerinde ben olsam bu klipler için profesyonel yatırımda yapmam. Tamamen ev çekimi amatör kameralarla video klip hazırlarım. Hem daha sıcak olur, hemde diğerlerinden farklı olacağı için internetten alınmaya değer.

Google video satışına başlıyor...

Internet üzerinden P2P hizmeti sunan programlar ile yapılan dosya indirmelerde, en büyük oranı videolar oluşturmaktadır.
Google, iTunes’un indirme başına ücretle içerik sağlamasından ve video sektörünün tadını almasından yola çıkarak, indirme başına ücretle video satışına başlayacakmış.
Tabi ki bu daha sadece bir dedikodu ancak alınan duyumlar o kadar yoğun ki, firmanın CBS ve NBA ile içerik konusunda anlaşmaya vardığı bile blog dünyasında konuşuluyor.

Türkiye’de de DMC’nin iTunes ile bir anlaşma yaptığı ve sahibi olduğu Türkçe parçaların internetten satışına başlanacağı biliniyordu.
Bu da demek oluyor ki, içeriğe para ödeme devri ülkemizde de yavaştan kendini göstermeye başlıyor.
Son günlerde BSA’nın reklamlarına da baktığımızda lisansız yazılım biraz daha genellemek gerekirse korsan içerik ile savaş kızışmış durumda. (bence güzel bir gelişme)

Peki bundan sonra ne olur?
Ülkemizde henüz internetten video satışı popüler ol(a)maz, ama video içerik ile oluşturulmuş servisler eminim ki 6 aya kadar mobil sektördeki yoğunluğunu artıracaktır.
Geç bile kaldı...

Çarşamba, Ocak 04, 2006

2007'ye ne kaldı?

2006 yılının ilk haftası neredeyse bitti bitecek. Zaman gerçekten çok hızlı akıp gidiyor. En azından ben sürekli böyle hissediyorum.
Bir de bakıcaz 2006 Aralık ayına gelmişiz ve 2007 için geri sayım yapıyoruz. 2007’ye günler kalmış ve yine yılbaşı heyecanı yaşıyor olacağız. 1 yıl daha yaşlanmışız, bu sürede 4 mevsim görmüşüz, RSS almış başını yürümüş, RSS destekleyen cep telefonları hayatımıza girmiş, Blog dünyası genişlemiş, Vodafone sayesinde ucuz cep telefonları sektörde yerini almış, GSM sektöründe rekabet öyle kızışmış ki Turkcell ne yapacağını şaşırıp hergün ücretsiz konuşma, ücretsiz cep telefonu reklamları yapar olmuş, Yahoo’nun tahtını sallandırmasına biraz kızmış olan Google tedirgin bir dönem yaşıyormuş ama Türkiye’ye de iyice yerleşmeye başlamış, bu arada Türkiye’de Web 2.0 iyiden iyiye konuşulmaya başlanmış hatta bu konuda yeni kitap bile çıkmış, Microsoft Xbox’u Türkiye’ye uzun uğraşlar sonunda getirebilmiş...

İşte böyle...

Kısacası, 2005 nasıl bittiyse, 2006’da bir anda hayatımızdan böyle su gibi akıp geçecek. Sonra 2007...2008...2009...2010... Hepinize iyi seneler... ;)